LEDA PSİKOLOJİ

HASTALIK YA DA KAYIP SONRASI RUHSAL BÜYÜME

İnsanoğlu yaşamı boyunca kaçınılmaz olarak birtakım kayıplar yaşayabilir ya da kişiye yaşamını tehdit eden bir hastalık tanısı konulabilir. Bunlar gibi olumsuz yaşam deneyimleri insanlar üzerinde gelecek ile ilgili yıkıcı sonuçlar ortaya çıkarabilir. Travma diye adlandırdığımız durumlar kişilere göre farklı sonuçlar doğurabilir. Travmatik olaylar karşısında kişilerin gösterdiği fiziksel, duygusal ve bilişsel tepkiler arasında oldukça önemli farklar olabilir. Travmatik durum aslında bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkilen durumlar olarak bilinir. Travmatik olayların ardından sadece olumsuz değil, olumlu değişimlerde yaşanabileceği pek çok klinisyen ve bilim adamı tarafından öne sürülmüştür (Ezerbolat ve Özpolat, n.d). Kişinin travma tecrübesi o kişinin hayatındaki önceliklerini, yaşamın anlamını, kişiler arası ilişkilerin iyileştirilmesini ve kişisel olarak güçlenmesi gerektiğinin farkına varmasına yardımcı olabilir ve kişinin de travma sonrası bunun gibi olumlu değişikliklere yol açması “travma sonrası büyüme”, “algılanan yarar” veya “strese bağlı büyüme” olarak adlandırılmaktadır. Travma sonrası büyüme ya da gelişim, yaşanan hayat krizleri ve travmatik olaylar sonrasında kişinin hayatında ortaya çıkan pozitif gelişmelerdir. Yani bireyin travmatik olaylardan birtakım kazanımlar elde etmesidir. Travma sonrası gelişim gösteren kişiler, bu kötü hadiselerin başlarına gelmesinden tabi ki de hoşnut değillerdir. Sadece yaşadıkları acı veren tecrübelerden sonra daha yardımsever, empatik, başkaları ile daha anlamlı ilişkiler inşa eden bireyler olabilirler. Her birey yaşadığı travma sonucunda ruhsal büyüme yaşayamaz fakat ruhsal büyüme çok sıra dışı bir durum da değildir.

Tedeschi ve Calhoun, travma sonrası büyüme konusu üzerinde beş faklı alanda pozitif gelişme görüldüğünü açıklamıştır ve bunu Travma Sonrası Gelişim Envanteri (Post-Traumatic Growth Inventory PTGI) olarak tanımlamışlardır (1996). Yeni fırsatlar, yaşamın değerini anlamak, kişilerarası ilişki, kişisel güç ve maneviyat düzeyinde değişme olarak bu beş durumu incelemişlerdir. Yeni fırsatlar, bireyin yaşadığı olumsuz tecrübenin kendisini geliştirmek ya da daha iyi yetiştirmek için başına geldiğini ve bu durumu onun için iyi bir fırsata çevirmek için kullanması gerektiğini düşünmesidir. Kötü tecrübelerin o kişi için yeni gelişme fırsatları doğurması durumudur. Hastalık ya da yakın bir tanıdığı kaybetme birçok bireyi ölüm ile burun buruna getirir ve kişi bir gün insanların belki de kendisinin ömrünün biteceğinin farkına varır böylelikle kişi her gününün kıymetini, değerini bilerek yaşamına devam eder. Travma ya da hastalık sonrasında kişi yaşamış olduğu sıkıntılı dönemde arkadaşları ya da ailesi tarafından gördüğü destek sayesinde kişilerarası bağları kuvvetlenebilir ve bu durumla doğru orantılı bir şekilde kişinin empati düzeyi artabilir. Kişilerarası ilişkilerde tam tersi bir durum da düşünülecek olursa, kişinin yaşadığı zorlu durumlar karşısında kişilerarası ilişkilerini tekrardan gözden geçirmek isteyip daha az ve doğru ilişkiler kurmak isteyebilir. Kişisel güç boyutunda ise anlatılmak istenen, travmadan ya da bir hastalıktan çıkan kişinin kendisiyle ilgili bakış açısı “bu hastalığı yendikten sonra ben birçok olumsuz durumun üstesinden gelebilirim” şeklinde değişebilir. Böylece kişinin kendine olan güveni artar ve olduğundan daha güçlü hissetmesine sebep olur. Tedeschi ve Calhoun maneviyat düzeyinde gelişme boyutunu incelerken, her insanın yakınını kaybettikten sonra ya da ölümcül bir hastalık tanısı konulduktan sonra kişide “hayatımı kaybedersem beni toprak altında neler bekliyor?”, “neden bu hastalık benim başıma geldi?” gibi sorular cevaplanmayı bekler ve bu sorular travma yaşayan kişiyi maneviyata yönlendirebilir.

Travma sonrası gelişimi destekleyen bazı faktörler bulunmaktadır. Sosyal destek, maneviyat, kabullenmek, baş etme yöntemleri, iyimserlik/umut, cinsiyet, kişilik, öz-güven, zaman, bilişsel kabiliyetler, tehdidin boyutu gibi faktörler travma sonrası gelişimi destekleyicidir (Özen, 2017). Sosyal destek, pozitif kişilerarası ilişkileri olan bireylerin daha fazla travma sonrası ruhsal büyüme yaşadıklarını ortaya çıkmıştır. Kabullenmek, kişinin başından geçen olumsuz durumunu kabullenmesi, yaşamına devam etmesi yönünde desteklenmesine yardımcı olur ve kişinin hayatı boyunca bazı şeylerin değişmez olduğunun farkında olmasıdır. Baş etme yöntemleri, kişinin olaya karşı çözüm odaklı yaklaşımı ve durumu olumlu yeniden yapılandırmaya çalışması da baş etme yöntemleri açısından oldukça önemli rol oynamaktadır. Cinsiyet, yaşanan travmatik olayların etkisi kadın ve erkek bireylerde farklılıklar gösterir. Maruz kalınan aynı travmatik olayın cinsiyete göre etkileri tabi ki de değişiklik gösterecektir. Zaman, bireyin başından geçen olumsuz durumun etkisi belli bir süre geçtikten sonra olumlu etkilerin görülme ihtimalini arttıracaktır. Kişilik, bireyin kişilik özellikleri yaşanılan kayıp ya da hastalık sonrası oldukça önemli bir faktördür. Eğer bireyin iyimserlik, mücadeleci ve çözüm odaklı bir karakteri varsa travma sonrasında ruhsal büyüme fazla görülecektir fakat travmatik bir olaya maruz kalan bireyin kişilik yapısı duygusal, hassas ve karamsar ise zaten bu kişinin travma sonrası gelişim yaşaması zor olacaktır. Yaşanan travmatik olay içerisinde algılanan tehdidin boyutu da oldukça önemlidir. Travmanın kişiye olan öznel büyüklüğü ne kadar geniş ise travma sonrası gelişim arasındaki ilişki de o derecede büyük olduğu görülmüştür.

Olumsuz hayat tecrübeleri ve yaşanan travmalar, hayatın insanlara karşı getirileri olarak kabul edilmelidir. Kişiler hayatta olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü, az ya da çok bazı deneyimler elde ederler ve kişiler ne olursa olsun bu deneyimlerin bir şekilde üstesinden gelmeleri gerekmektedir. Travmalar kişiler üzerinde bıraktıkları olumsuz sonuçlar ile değerlendirilir fakat travma sonrası büyüme kavramının pek üzerinde durulmamıştır. Olumsuz bir olay karşısında kişinin kendini yaşadığı durumdan iyi bir psikolojiyle çıkarması, kendini toparlaması travma sonrası psikolojik gelişim olarak tanımlanmaktadır. Travma sonrası gelişim kavramı travmadan sonra oluşan stres tepkileri ile birlikte oluşan değişimlerdir (Özen, 2017). Bireylerin hem bedenleri hem zihinleri meydana gelen olumsuz olaylar karşısında farklı tepkiler verirken diğer yandan ise kişinin kendini yenileme çabası içerisinde olma durumudur.

 

References

Boztepe, H., & Inci, F. (2013). Travma sonrası büyüme: öldürmeyen acı güçlendirir mi?. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 4(2), 80-84.

Ezerbolat, M., & Özpolat, A. Y. (tarih yok). Travma sonrası büyüme: travmaya iyi yanından

bakmak.

Haselden, M. (2014). Üniversite öğrencilerinde travma sonrası büyümeyi yordayan çeşitli

değişkenlerin türk ve amerikan kültürlerinde incelenmesi: bir model önerisi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 6-32.

Tedeschi, R. G., & Calhoun, L. G. (1996). The posttraumatic growth inventory: measuring

the positive legacy of trauma. Jorunal of Traumatic Stress.

Özen, Y. (2017). Travma sonrası gelişim, büyüme, kimlik gelişimi ve sosyal ilişkiler.

Social Science Studies, 4(5), 858-872.