LEDA PSİKOLOJİ
UYKU EVRELERİ
Bir kişi yaşamının üçte birini uyuyarak geçirir. Uyku insanların vücudunun ve beyninin dinlenmesi için olmazsa olmazlarından biridir. Aslında, uyku beynin fonksiyonlarını yerine getirmesi için zorunlu bir süreçtir. Bebeklik ve çocukluk döneminde uyku süreleri günde 16 ile 18 saatleri arasında değişmektedir. Erişkin bir kişinin ise günlük uyku ihtiyacı normalde 7 ile 8 saattir. Ama 4 ya da 5 saat uykunun yettiği ve oldukça mutlu ve sağlıklı kişilerde vardır ya da 9 – 10 saat uyuyup, uykunun yetmediği insanlar da mevcuttur. Yaşlılarda ise uyku sürelerinin yaş geçtikçe azalması söz konusudur. Kişiler üzerinde uyku sürelerinin farklılık göstermesinin sebebi biyolojik olduğu düşünülse de aslında daha çok çocukluk döneminde başlayan ebeveynlerin öğretilerinden ve kişinin alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Uyku kişinin biyolojik ihtiyaçları kadar karşılanması zorunlu olan bir gereksinimdir. Örneğin, çocuklarda uykunun önemli olmasının nedenlerinden biri çocuk uykudayken büyüme(gelişme) hormonlarının devreye giriyor olmasıdır. Uykunun vücudun dinlenmesi ve hormonların işlevinde ve hormonların yinelenmesinde etkisi büyüktür.
Uykunun ayrı özelliklere sahip beş evresi vardır. Bu evrelerin bir tanesi REM (hızlı göz hareketleri) ve diğer dört evresi ise Non – REM (hızlı göz hareketleri olmayan, REM dışı) içinde yer alır. Bu seviyeler elektroansefalografi (EEG) ile ölçülür. EEG beyindeki elektrik eylemini, göz devinimlerini ve kas kas gerilimindeki farklılıkları ölçmeye yarar. Kişinin kafa derisinden ölçülen bu elektriksel aktivitelerin (EEG), uyku basamakları sırasında duyusal uyarı verileriyle oluştuğu uzun yıllardır bilinmektedir (Weitzman ve Kremen, 1964). EEG’nin ölçtüğü beta, alfa, teta ve delta frekansları insanoğlunun dört ana zihin durumlarını içerir. Uykunun evrelerinde bu frekanslar ölçülmektedir. Beta frekansı kişi zihninin bütünüyle uyanık olmasıdır. Kişinin bilinci ve farkındalığı üst düzeydedir. Alfa, kişinin uyanık olması fakat fazlaca rahatlaması ve gevşemesi durumudur. Teta oldukça derin bir gevşeme durumudur. Delta frekansı ise, kişinin derin uykulu ve bilinçsiz halidir.
REM evresi de-senkronize uyku (D-uykusu) ya da aktif uyku olarak da bilinmektedir. REM uykusu esnasında, kişinin solunumunda ve nabzında dalgalanmalar, kan basıncında düzensizlikler ve göz hareketlerinde hızlılık gözlemlenir. Uyanıklık, uykunun başlaması ve uykunun devamı için lateral ve posterior hipotalamus ve beyin sapının yani beyinin birçok bölümünün rolü büyüktür. Uyanık bir kişide nöromodülatörler çok yüksek düzeyde salgılanırken, REM safhasında seratonin ve norepinefrin en az seviyede salgılanır ve kişide uykunun gelmesine sebep olur (Ertuğrul ve Rezaki, 2004). Non – REM evresi ise senkronize uykusu yani S-uykusu olarak bilinir. Non – REM yavaş uyku olarak bilinir ve hızlı olmayan göz devinimleridir. Bu uyku evresi derin uykudur. Bu evrede kişinin yorgunluğu giderilmeye çalışılır. Non – REM toplam dört fazdan oluşmaktadır. İlk ve ikinci faz yüzeysel uyku, üçüncü ve dördüncü faz ise derin uyku olarak bilinir. Uyku evresinin birinci fazı uykusuzluk ile uyku durumuna geçiş süresidir. Bu fazda kas hareketlerinde çok hafif bir azalma görülür ve göz hareketleri oldukça yavaşlar. Bu fazda kişi uykudan hemen uyanabilir ve birisi tarafından uyandırıldığında ona uyumadığını söyleyebilir. Birinci faz yalnızca 5 ya da 10 dakika sürmektedir. Uyku evresinin ikinci fazında ise, uyku yavaşça derinleşme evresine geçer. Ortalama 10 ila 20 dakika süren bir fazdır. Uykuya dalmadan önce beyin dalgaları hızlı çalışan evrede uykuya geçtikten hemen sonra beyin dalgalarındaki hızı azalmaya başlar. Bu fazda kişinin vücut ısısının düşmesiyle ve kalp hızının yavaşlaması söz konusudur. Üçüncü fazda, yavaşça delta frekans dalgaları oluşmaya başlar. Kişinin yüzeysel olan uykudan derin uykuya geçmesini sağlayan fazdır. Bu evrede kişinin uyanması biraz zor bir süreçtir ve yaklaşık 25 dakika kadar sürmektedir. Non – REM ‘in son evresi olan dördüncü faz ise tamamen delta dalgalarının yayıldığı ve kişinin tamamen uykuya geçtiği evredir. Yaklaşık olarak 30 ila 40 dakika sürdüğü gözlemlenmiştir. Ayrıca kişinin en bilinçsiz evresidir. Metabolizma hızının ve kalp ritminin düşüşe geçtiği evredir. Rüyalar ise beşinci fazda yani REM evresinde görülür. Kişinin uykuya geçişinin tamamlanmasından sonra 90 ila 120 dakika boyunca oluşan rüyalar evrelerin en önemlisidir. Kişi rüya görürken yani birey REM uykusundayken kalp atışları hızlanır, kan basıncı artar ve özellikle göz devinimleri oldukça hızlanır.
Normal bir uykuda REM ve Non – REM ’in 4 ya da 5 döngü olduğu gözlemlenmiştir. Bu döngü ilk olarak birinci faz ile başlar, sonra ikinci, üçüncü ve dördüncü faza kadar ulaşır. Daha sonra dördüncü, dördüncü, üçüncü ve ikinci fazlar tekrar eder sonradan beşinci REM fazına geçiş yapar. Beşinci faz ise tamamlandığında uyku evresi tekrardan ikinci faza dönüş yapar. Bu döngüdeki REM uykusunun ilk saatleri senkronize uyku, son saatleri ise etkin uykudur ve rüyalar daha çok bu son 20 – 40 dakika süresince ortaya çıkar. Uykunun evrelerinin oluşmuş olmasının aslında önemi büyüktür. Çünkü farklı düzeylere sahip olan uyku insan vücudunun gerçekten dinlenmesine, enerjik uyanmasına sebep olur ve beyinde ertesi gün için kendini yenilemiş olur.
Kaliteli ve sağlıklı bir uykunun gerçekleşmesi için derin uykunun süresinin artması gerekmektedir. Örneğin, çok uzun saatler uyuyup da uykusunu alamayan, yorgun uyanan birçok insan var ve bu kişilerin yorgun olarak yataklarından kalkmasının sebebi ise kişinin uyku sırasında üçünce evreye geçememiş olmasıdır. Kısacası derin uykuya dalamamasıdır. Derin uykuya geçisin zor olmasının sebebi ise psikopatolojik değildir. Daha çok insanların birincil ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılayamamasıdır. Bu karşılayamadığı ihtiyaçları beslenme ile ilgili problemler ya da kişinin uyku sırasında yattığı yerdeki rahatsızlıklar olabilir ama bu sürecin olumlu bir tarafı da uyku düzeninin kaliteli ve sağlıklı oluşumunun kişinin elinde olmasıdır. Alfa frekansı yaşa oranla değişebileceği söz konusudur. Erken çocukluktan ergenliğe kadar olan dönemde alfa frekansı artış gösterir, fakat daha sonra yaş arttıkça alfa frekansı azalmaya başlar (Klimesch, 1999). Yapılan araştırmalara göre, 20 yaşındaki bir genç ile 70 yaşındaki bir kişinin alfa frekanslarında bir düşüş gözlemlenmiştir. Bu yüzden yaşa bağlı olarak kaliteli ve sağlıklı uyku azalmaktadır.
References
Ertugrul, A., & Rezaki, M. (2004). Uykunun nörobiyolojisi ve bellek üzerine etkileri. Türk Psikiyatri Dergisi, 15(4), 300-308.
Klimesch, W. (1999). EEG alpha and theta osscillations reflect cognitive and memory performance: a review and analysis. Brain Research Review, 29, 169-195.
Weitzman, D. E., & Kremen, H. (1964). Auditory evoked responses during different stages of sleep in man. Electroencephalography and clinical neurophysiology. 18(1), 65-70.